9 Kasım 2011 Çarşamba

İstediği gibi ölenler, ancak istediği gibi yaşayanlardır!


'bazen hayatta hatalar yapmamız gerekir ama önemli olan bu hataların kendi seçimlerimizin birer sonucu olmasıdır.
çoğu zaman itiraflarımız suskunluk, isteklerimiz hayal, düşüncelerimiz muamma olur. istediği gibi ölenler, ancak istediği gibi yaşayanlardır.
çoğu zaman başkalarının istediklerini bizim istediklerimiz, başkalarının hayallerini bizim hayallerimiz olarak kabul etmek zorunda kalırız. o istekler ve hayaller ne kadar doğru olsa bile, insan bazen hata yapmalı, bu hatalar da kendi seçimlerinden oluşmalıdır.
belki de bazen sırf bu yüzden, hata olduğunu bile bile yanlış kararlar veririz. insan olduğumuzu kendimizi hatırlatmak için..
en nihayetinde hayat.. bazen ölümü soğuk bir namlu ucundan dilerken, pasta yiyerek ölebilme mutluluğudur.'



Evet bu Ferzan Özpetek'in 'Mine Vaganti' filminden bir alıntı ve de hayatımda gördüğüm en mutlu intihar sahnesi. Yani filmin bu sahnesini ve yazılanları duyduğumda tebessümle beraber hafif gözlerimin dolduğunu hissettim. Bir intihara bu kadar sevineceğim en azından üzülmeyeceğim aklıma gelmemişti.
Yazılanlara gelirsek;  çoğu insanın kendisinden bir şeyler  bulabileceği ve özellikle de benim  içinde bulunduğum durumu yansıtan değerli sözlerdir.


İnsanların hayatında ebeveynler hata kontrolünü üzerine alan nacizane kişiliklerdir. Belli bir yaşa gelince onlara hak verme potansiyelinin arttığı bir gerçek olmakla beraber hata kontrolünü kendi yaşayamadıkları hayatı çocuklarından beklemeleri ve de o çocukların kendilerinin yansıması olduğunu sanmaları noktasında sınırı aşmaları olayı garipleştiren noktalardandır. Genelde kendi yaşamlarının upgradeli hallerini oluşturma oyununu oynamaktadırlar kendileri. Klasik ben yaptım sen yapmalar, o zaten bizim bünyemize tersler,o da bir meslek midirler, falan filan şeklinde olaylar gelişir.
Aynı zamanda bu kontrolü vazife edinen çeşitli arkadaşlar da vardır.Hata kontrolü veya esas kişinin görmediğini göstermek, yapma demek bence olayın normali o noktada hiçbir sorun yok olması gereken de bu zaten ki ben de bunu yaparım çünkü insan sevdiği kişinin yanlış yapıp üzülmesini istemez ama olay ısrarla ve müdahaleyle devam ettiği vakit orada özgür iradeye tecavüze giriyor insan.


Ben de hayatımda çeşitli hatalar yaptım ama bütün yaptığım hatalar beni daha da olgunlaştırdı karakterimi biraz daha sağlamlaştırdı.O yüzden keşke demeyi hiç sevmem çünkü her hata yeni bir başarı getiriyor bana kalırsa.Tabii ki bazı pişmanlıkların yarası derin olurken bazıları için pişmanlık bile duymuyor insan.  Bazı konularda ebeveynleri ve arkadaşları  dinleseydim daha kötü olurdu ki dinlediklerim için bazı durumlarda iyi ki dememe rağmen bazısı hala içimde uhde olarak kalmıştır.


Uzun lafın kısası hiç değiştirmiyorum ve yazıyorum '
çoğu zaman itiraflarımız suskunluk, isteklerimiz hayal, düşüncelerimiz muamma olur. İstediği gibi ölenler, ancak istediği gibi yaşayanlardır.'

Hata yapmaktan korkmayın.Hata yapmamak için her şeyi yapmak hayattan zevk almayıp hiçbir şey yapmamaktır bunu unutmayın. 




31 Ekim 2011 Pazartesi

arkadan vermeyen kalmasın!

İnsanların bazı davranışlarını anlamakta güçlük çekiyorum. Bu olaylardan birini akşam gülbahçedeki eve giderken yaşadım ki nereye gittiğim çok da önemli değil genel de karşılaştığım bir hareket ama yorgunken ve de rahatsız edilmek istemediğim zaman gözüme batacak bir olay.Olay şu ki eve gitmek için dolmuşa bindim ve de dolmuş kalksa da yolda müzik dinleyerek uyuyayım diye paramı hazırlamışım. ki planladığım gibi dolmuş kalktı ve de paramı verip pencereye yaslandım, gözlerimi kapattım. 5dk sonra bir parmak sondajıyla rahatsız edildim çünkü dürtmek öle olmaz. Neyse para uzatıyor arkamdaki 'burdan 2 öğrenci'  diye.Sağıma baktım bi tane teyze var yani pencereye yaslanmış ben yerine teyzeye gayet verebilecekken arkamdaki dingil beni rahatsız ediyo niyedir bilinmez.Tabi bişey demesem de fitil oldum adama. Akabinde olayı alıştırdığım için bir  iki para transferi daha oldu benim üzerimden baktım ki olay bitti huzurlu uykuma geri döneyim dedim. Heralde bi 15dk sonra tam dalmak üzereyim arkamdaki sondaj makinası tekrar atağa geçti bre gerizekalı dürttüğün kişi insan be insan  neyse '2 öğrenci' dedi.Benim tepem iyice attı, döndüm ki normalde yapmayacağım bişeyi yapıp adamın gözlerine küfürlü bakışlarla baktım adam da gayet large 'a.q nooluyiii havası var' soktuğumun gerizekalısı. Sonra döndüm dedim ki: 'arkadan vermeyen varsa şimdi verse de ben 10 dkkada bir rahatsız olmasam' dedim ve akabinde 1-2 kişi daha uzattı. Olayı anlamış da değilim ulen aynı yere gidiyosun 10 dkka sonra versen nollcak 30 dkka sonra versen noolcak. Ver ilk binerken kurtul.Niye beklersin ki. Bu para uzatma konusunu niye stres yaparsın ki.Genel de öle olur insanlar bir öncü arar biri uzatsa da sonra ben uzatıyım diye ki parası elinde birisinin uzatmasını bekleyen çok kişi görmüşümdür.Aha bu partiyi kaçırdık diğerini bekleyeyim bari mi diyolar insanlar anlamıyorum. Diğer bi çeşiti de parasını sonda veren kişilerdir.Prensip edinmişlerdir tamam işini garantiye alıyon olay bitince veriyon da ulen dolmuş bu dolmuş  niye inerken veriyon ki şöfor yarı yolda kaçırıp dolmuşu başka istikamete giderse parayı vermedim diye mutlu mu olcan ya da yolculuğu beğenmedim  beni indir diye mi   tehdit edecen  arkadaş. Ha tabi karambole getirip vermeden inmeyi planlıyosa o konuya girmek istemiyorum.Yani olay basit nereye gitceğini biliyosan zaten şuraya dersin parayı verirsin kurtulursun bilmiyosan binerken sölersin ona göre paranı verirsin yani bu alışveriş olayı uzun mesafelerde ilk 5dkkada biter ha arada inen binenene bişey demiyorum onların yapcak bişeyi yok ama bir insan da uyandırılır mı arkadaş iki adım yürüyüver belli ki adam bulaşmak istemiyo olaya. İnsan psikolojisini anlamak zor iş gerçekten diyip yazıma son veriyorum belki de günün yorgunluğuyla aşırı tepki vermişimdir bilmiyorum ama şoförlere bir kez daha hak vermedim değil bugün çünkü şu basit olayda bile psikolojik harp yaşıyo insanlar.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Fuck me to the end of love!

'Gittiğimi çok sonra anlayacaksın,şimdi uğurluyorsan sende kalan yanlarıma güvendiğin içindir.' demiştim bir zamanlar.Ama olaya yakıştırdığım şarkı 'Dance me to the end of love' dan 'Die Die My Darling' e dönünce ne kadar salak olduğumu anladım. Belki de hata bendedir çünkü benden hoşlanmayan birine 3.5 sene hatta daha fazla şans tanıdım çünkü sevmiştim. Karşımdaki insan da sevmişti en azından öyle hissetmiştim zaman zaman.Şöyle baktığım zaman cidden ortak birşey bulamadığım bir ilişkideymişim bunu anladım.Niye bunu bile bile bu kadar bekledim bilmiyorum.Şöyle baktığım zaman yanlışlarımın  tabi ki de olduğu bir süreçti.Bazı olayları nasıl da sindirebildiğime yine de inanmıyorum.Neler yaşadım, nelerle karşılaştım, nasıl büyüdüm... Cidden iyi anların da yaşandığı bu süreç artık unutulmak için ilk sıralarda olan anıların arasına girdi. Karşımdaki insan da benzer düşünüyodur sanırım. Bir gün bu hadde geleceğimi hiç düşünmezdim.Bitmiş bir filme çeşitli sonlar uydurmuşum. Oysa asıl son en iyisiymiş. Gereksiz yere umutla bir şeyler beklemişim. Her zaman mutlu sona alıştığımızdan hiç bir zaman kötü bitmesini istemiyoruz bu da bizim genel yanılgımız.İki taraf için de olay 'Fuck me to the end of love' olayına dönen bir ilişkide olayı uzatmak genel bir hayal dünyasıymış cidden.Olayı iyi yanlarıyla görüp bu ilişkinin 3.5 seneden 30 belki de 60 seneye ulaşmaması güzel geçirilen zamanlarla birlikte tek tesellim sanırım. İki tarafa da mutlu gelecekler diliyorum.

9 Ekim 2011 Pazar

bir yavşağın anatomisi

 Farkettim ki yazılarımda genelde didaktikliği ön planda tutuyorum nedendir bilinmez ağzımdan ellerimden hep bu tarzda bir şeyler çıkıyor belki de blog olayında yeni olmamdandır ya da içimden öle gelmesidir ama bekleyin daha içten ve samimi şeyler de çıkacak benden eminim.Bugün de kanayan yaralarımızdan ve muhakkak etrafınızda çokça karşılaştığınız bir tür karakterden bahsedeceğim.Bugünkü konumuz yavşaklar ve kendini yavşak hissedenler.Yavşak tanımı genelde erkeklere yakıştırılan bir sıfat nedendir bilinmez ama sanırım kızlar yavşaklık kategorisini tam manasıyla dolduramıyor sanırım.Gelelim didaktik kısma yavşak kime denir ve niye böle bir karaktere bürünür bu yaratıklar?Esasında yavşaklık geniş bir kavram olmakla beraber benim yavşaklık tanımım şudur ki fiziksel olarak çok tatmin edici olmayan ortalama bir erkeğin insanların  eksikleri veya ifşa etmekten kaçındığı şeylerin üzerine giderek bir gün boyunca konuşacak malzeme yaratan,çeşitli maymunluklarla prim yapmaya çalışan, bazı kelimeleri şirinleştirip daha ilginç kılmaya çalışan örneğin 'bloga bilöğgğh' diyen,gereksiz ve salak şeylerden mutlu olan salak tiplerdir. Daha da uzatırdım bu tiplerin özelliklerini ama sıkıcı olmak yolunda ilerlediğim kanısındayım.Velhasıl kelam bu tiplere bu hareketlere sinir olmakla beraber bu tipler bir kısım kız tarafında eğlenceli bulunup prim yapıyorlar. Hatta bir kaç örneğinden bahsedersem yavşak karakter şakayla karışık bir kız arkadaşın ırzına nasıl geçer konusunu irdeliyelim. Yavşak gelir kıza çeşitli amaçlarla dokunur kızsal mahremiyetleriyle dalga geçer ve kız da biraz olsun izin verirse devamını getirip şaka maksatıyla ittirir, üzerine çıkar, boynundan dalar hatta bunu baya bir alışkanlık haline getirip şakayla yapıyorum ben bunu olayına  istediğini yapar. Kıza göre rahatsızlık da verse arkadaş ya der,şakayla yapıyor falan der ama aslında o aldığı bir tutam ten kokusunu düşünüp çoktan bir kaç kere eline tecavüz etmiştir yavşak insan ama kız karakter bunu aşırı bir şekilde naiflikle karşılayıp iyi düşünür ve yavşak insana bu onun huyu der napcan der. Bir başka örnek de sinsice yazma taktiğidir ve bazı kızlar o kadar naiftir ki bir türlü inanmaz yavşak insanın ona yazdığını. Alttan komplimanlar yapar, 3. şahıs tarzı konuşur, olayı beraber çeşitli aktivitelere getirip bir şekilde kızı tongaya düşürmeye çalışır. Bunu o kadar güzel bir ustalıkla yapar ki kız karakter şunu dicek konuma gelir: o tüm kızlara bu şekilde yaklaşıyor ama onun tarzı bu der. Evet tarzı odur çünkü tüm kızlara yavşar bu tipler onun için kızlar deliktir. Çizgi filmlerde aç kalan karakterlerin birbirlerini tavuk butu, hamburger vb. şekilde görmesi bu yavşaklarda kızlara bakınca delik görmesinden başka bir şey değildir. Bu tiplerin yüzü o kadar laçkalaşmıştır ki umursamaz yaptıklarını. Terslenmek ve rahatsız etme gibi kaygıları yoktur. Bu tiplerin bir kısmı genelde kızlara canım, bebeğim, güzelim tarzı itaflarla seslenip ilk tanışmalarından itibaren kolunu kıza atmaktan çekinmezler. Yine sıkıcılığa gitmekteyim farkındayım ama gözünüzde canlanmasını istiyorum tam manasıyla ve de bu tiplerin kızlar tarafından sevilen kişiler olmasını evet hazmedemiyorum. Bir de piç tanımı var ki takdir ettiğim bir karakterdir. Piç insan  bu işleri adabıyla yapar yine kızlar onun için değersizdir yine seks olarak görür hepsini ama ilk başta değerliymiş gibi hissettirir en azından. Hayatın belirli dönemlerinde takınılabilecek bir karakterdir kendileri tabi insana göre değişip hayat tarzı olarak da benimsenebilir. Uzun lafın kısası genelde yavşaklar ve de piçler prim yapıyor bu dünyada hatta bazı dönemlerde o karakterlere bürünmeyi düşünmedim de değil de olmuyor ya yapamıyorum, serde yok  ama piç olayına bir sempatim var o kategoriyi düşünmüyor değilim. Burdan kızlara sesleniyorum ; gözünüzü açın, bir erkek olarak işin merkezinde olduğumdan söylüyorum ki kendi değerinizi düşürmeyin ha tabi öle bir muameleden hoşlanıyorsanız bana bok yemek düşer o ayrı. Burada diyeceksiniz ki bu herif neyin nesi, niye atıp tutuyor böle, kendisi neymiş ki? Kendimi övecek değilim burada ama ben mükem(b)el biriyim kendi tabirimle tanımak isteyenler takibe devam. Ben de hatta bloguma isim buldum bundan sonra bülüg dicem çok sempatiğim yahu bülügden bu konuluk bu kadar bülügle bundan sonra daha sık karşılaşacaksınız.
Büllüg foreverrrr.

29 Eylül 2011 Perşembe

winter is coming korkuyorum reyis...

Evveeet harçlarda yeni düzenleme yapıldı ve herkes bir muammayı beklemekte. Şimdi kimi diyor ki yeni harç düzeni değişti eski sistemde harç ödenecek kimi de diyor ki yeni sistem onaylandı o şekilde ödenecek. Şimdi yeni sistem bilmiyorum ama bana daha bir avantajlı olduğundan mı ne bana daha bir güzel geldi ama herkes harçlar haraçlar falan diye kendini yırtıyor. Yani yanlış mı anladım bilmiyorum ama yeni sistemde alttan dersin yoksa bütün dersleri yeni alıyorsan sana giren çıkan yok birinci sınıf ne ödüyorsa sen de onu ödüyorsun 3. sınıf ol 4. sınıf ol uzatmış ol. Ha alttan dersin varsa ve de bunu 3 ten fazla alıyorsan o zaman sana girmeye başlıyor yavaştan.Hatta 4 senelik üniversiteyi 7 senede bitiremezsen normal harcı da ödemeyip sadece aldığın ders kadar biraz cezalı harç ödüyorsun bunu neresi ilginç anlamadım.Tamam şöyle bir söz var ki çok takdir ederim:'üniversiteyi 4 senede bitirirsen 4 sene, 5 senede bitirirsen 1 sene kaybedersin' diye hatta ben 5.5 sene de bitiren biri olarak bokunu bile çıkarmış biriyim. Eski sisteme göre 1000tl harç ödemem gerekirken şimdi yeni sisteme göre 500tl ödeyeceğim ama hala ne kadar ödeyeceğimi bilmiyorum ve olay 6 ekimde belli olacak. Winter is coming ve ben çok tedirginim. Olursa ekime olmazsa sikime kadar demeyi de çok isterdim ama bir ayımı bu muammaya göre geçireceğim için buradan yetkililere sesleniyorum söyleyin ne kadar ödeyeceğimi adamı hasta ve de paranoyak etmeyin bitti nokta.

16 Eylül 2011 Cuma

ilginç bir ütopyadır askeri tesisler.

Eveeeeeet uzun zamandır askeri tesislerle ilgili orucumu bozdum ve askeri dinlenme tesisinde tatil yapmaya geldim.Orucumu bozdum diyorum çünkü birkaç ilginç deneyim yaşadıktan sonra askeri tesislerle ilgili defterimi kapattım sanmıştım. Bu süreç nasıl mı gelişti açıklayım.Normalde ailecek askeri hizmetlerden faydalanan kişilerden olmamakla beraber babamdan kaynaklanan bi hakkımız var ve ben de ulen madem hakkım niye kullanmayım mantalitesindeydim biyere kadar.

Askeri tesislerden yıldırma süreci yavaş yavaş ve alttan alttan geldi. İlk başta okul kıyafetiyle almayızla başladılar; liseden bahsediyorum. Niye demek istemedim. Sonra cima biraz daha büyüdüm sakallı falan oldum sakalla almayız dediler hayda dedim  tamam  almıcaksan babamı sakalla alma ben asker değilim ki hatta onu da almalısın emekli olalı 30 sene olmuş neredeyse hadi onu da geçtim zaten ordan faydalanıyosa birisi görevi dışındaki zaman periyodunda yaşıyor belli ki niye almıyosun? Bu sorular beynimde dönedururken dedim boşver irdeleme tabi bunu da sormadım niye diye. Sonra bigün rast geldi karnım aç ve önüme orduevi geldi normal kıyafetimdeydim,sakalım yoktu aha dedim bu sefer bahaneleri olamaz almamaları için; bu sefer faydalanacam galiba dedim içimde değişik bir heves vardı böle hani hakkım olanı alacam bu sefer beni kimse durduramıcak ben de asker çocuğuyum ahanda en güzel yemekleri en güzel mekanlardan birinde en düşük fiyata yemenin o karşıkonulmaz hazzını yaşıcaktım sonunda. Kapıdan öle girdim ki kesin alacaklar havasındayım kartı gösterdim askerin yüzüne güldüm hafif  güven gösteren kafa hareketiyle içeri giriyodum ki gomutanım gomutanım yalnız fazla cepli pantolonla alamıyoz ne yazıkki diye bir ses duydum o an ki dumurum 'nieyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy fazla cepliyle almıyonuz mu'  şeklinde bir tepkiydi ki 'almıyonuz mu'değişik bir tonla gerçekten ağzımdan çıktı. Bu sefer niye diye sordum. Gomutanım prosedür böle yüksek komutanlıklardan öle bi yazı gelmiş dedi bana al dedi kendini git dedi. O kadar çaresiz ve de hayal kırıklığına uğramış bir haldeydim ki o sırada içerde gördüğüm ilkokul çocuğunun üzerindekini gösterip ama onunki de çok cepli dedim:) Meğersem o normal iki cepliymiş ben de 4 cep varmış. O saatten sonra sikerim dedim bir daha faydalanmıcam, faydalanmak isteyeni de engel olcam dedim, askeriye beni kaybetti dedim. Bu baya bi sene  (bakın sene diyom) bu şekilde sürdü benim için askeri kimlik kartı kimlik taşımanın kolay yoluydu. hem küçük olması bakımından hem de nüfus ve ehliyetten daha bi havalı olduğundan tercihim oydu ki arada bir iki kere trafik çevirmesinde işime yaramıştı bu konudaki faydasını yadsıyamıcam.

 Bugüne gelirsek babamlara özdere kampı çıktı(kamp derken içerdeki imkanlar 'ne kampa mı gidiyonuz ehehehe' şeklinde aşağlayanların hayatlarında belki de göremeyecekleri derecede imkanlardan bahsediyorum.) bana da gelirmisin diye sordular her ne kadar istemiyorum desem de yan cebime koydum ve geldim. İlk defa kalmalı bi şekilde  ve dünya gözüyle geldim bu tesise dünya gözü derken ilkokul zamanlarında gelmiştim yalan olmasın ortaokul da olabilir ama o zamanlar ıgghhhh ebeveyn neredeyse sen orda olduğun için özgür değildim fazla. Neyse geldim  ki gelmek için tarzımı değiştirip ilk kez kamu önüne bıyıkla çıktım(tabiki kendi denemelerim olduydu ayna karşısında). Şöle ki geldim gördüm ve buranın ufak da olsa ütopik bir yer olduğu kanısına vardım. Niye mi derseniz bir kere küçük çaplı bir şehir sınırlarına sahip biyer büyüklük olarak. Doğal güzellikler yaşam alanarıylao kadar içiçe düşünülmüş ki askeri disiplini burda takdir etmeden geçemiyosunuz. Ağaç her yer, denizin dibi gözüküyor kumsalda 1 tane taş yok,yollarda çöp yok  istediğin herşey elinin altında ve de ucuz gerçi ucuz demiyim olması gerektiği gibi gerçek hayatta biz kazık yediğimizden  burası ucuz geliyor. Hele koşan bir insan olduğumdan bi koşu pisti var dillere destan etrafında ağaçlar  var suni çim bir taban ve olabildiğine uzun. Oksijen fazlalığıyla koşunun bitmesini istemeyeceğiniz hadde geliyosunuz. Vücudum el verse 24 saat koşabileceğim bi yer.Bence dünyada bile az rastlanacak nadir yerlerden. Sonra spor kompleksleri ,sineması falanı filanı ve de insanlarını da düşününce kendinizi Truman show'da hissedebileceğiniz ve de tatil bitiminde denizi aşıp reel dünyaya dönebileceğiniz bi yer cidden ilginç bir ütopya burası tabi ki çeşitli ironileri de var ki tatil yerinde bile sakalın problem olması, diskosunun akşam 10'da kapanması, generaller gelmemesine rağmen en güzel yerlerin onlara ayrılması ve benzeri durumlar sıralayabilirim. Fiyat mantığı da ekonomik ütopyamdır benim. Alınan fiyat bellidir,satılan fiyat bellidir ve ben kazıklanmamışımdır olay şeffafdır aynı zamanda farklı ürün seçebilme özgürlüğümün olduğu ve de üreticinin de kazandığı bir sistemdir. Bu konuya başka bi başlık altında değinecem; yeterince uzun oldu zaten bu yazı.Bir kaç örnekle özetlersem bira 2.45 lira,çay 15 kuruş, 3 kişilik her şeyiyle tatlısıyla meşrubatıyla mezesiyle falanıyla filanıyla yemek 25 lira ve kalitesi paha biçilemez. Burası değişik bir rehabilitasyon merkezi cidden hele böle kafa dengi arkadaşlarınla, sevdiğin insanlarla gelirsen burası yeryüzündeki cennetin birkaç eksikli haline gelebilir.

Bu kadar iyi şey yazdıktan sonra askeri tesislerden yararlanmakla ilgili fikrimin değiştiğini merak ediyorsanız cidden değişmedi çünkü mantıksızlıklar var askeriyede ve bunlarda bazısı olması gerektiğinden bazısı da nedenini kuralı koyanların bile bilmediği sebeplerden kaynaklanıyor. Asker çocuğu olmamla hiç alakalı olmamakla beraber askeriye en güzel yerleri alır mantaltesine de aşırı karşıyım. Onun gerçeği askeriye aldığı yerleri en güzel hale getirir olcak  bana göre. Cidden askeriye mantığının çoğu yerini desteklememekle birlikte her düşüncesi mantıksız diyemeyeceğim. Objektif olduğumu düşünüyorum  bu konuda hatta antimilitarist düşünceye yakın biri olmamla yazdıklarımın çelişiyo gibi düşünülmesi muhtemeldir ve son olarak diyorum ki
SAVAŞMAYIN SEVİŞİN .(sonuna kadar tahammül sınırlarını zorlayan okur ;sana tebriklerimi sunmadan edemicem böyle devam et )