29 Eylül 2011 Perşembe

winter is coming korkuyorum reyis...

Evveeet harçlarda yeni düzenleme yapıldı ve herkes bir muammayı beklemekte. Şimdi kimi diyor ki yeni harç düzeni değişti eski sistemde harç ödenecek kimi de diyor ki yeni sistem onaylandı o şekilde ödenecek. Şimdi yeni sistem bilmiyorum ama bana daha bir avantajlı olduğundan mı ne bana daha bir güzel geldi ama herkes harçlar haraçlar falan diye kendini yırtıyor. Yani yanlış mı anladım bilmiyorum ama yeni sistemde alttan dersin yoksa bütün dersleri yeni alıyorsan sana giren çıkan yok birinci sınıf ne ödüyorsa sen de onu ödüyorsun 3. sınıf ol 4. sınıf ol uzatmış ol. Ha alttan dersin varsa ve de bunu 3 ten fazla alıyorsan o zaman sana girmeye başlıyor yavaştan.Hatta 4 senelik üniversiteyi 7 senede bitiremezsen normal harcı da ödemeyip sadece aldığın ders kadar biraz cezalı harç ödüyorsun bunu neresi ilginç anlamadım.Tamam şöyle bir söz var ki çok takdir ederim:'üniversiteyi 4 senede bitirirsen 4 sene, 5 senede bitirirsen 1 sene kaybedersin' diye hatta ben 5.5 sene de bitiren biri olarak bokunu bile çıkarmış biriyim. Eski sisteme göre 1000tl harç ödemem gerekirken şimdi yeni sisteme göre 500tl ödeyeceğim ama hala ne kadar ödeyeceğimi bilmiyorum ve olay 6 ekimde belli olacak. Winter is coming ve ben çok tedirginim. Olursa ekime olmazsa sikime kadar demeyi de çok isterdim ama bir ayımı bu muammaya göre geçireceğim için buradan yetkililere sesleniyorum söyleyin ne kadar ödeyeceğimi adamı hasta ve de paranoyak etmeyin bitti nokta.

16 Eylül 2011 Cuma

ilginç bir ütopyadır askeri tesisler.

Eveeeeeet uzun zamandır askeri tesislerle ilgili orucumu bozdum ve askeri dinlenme tesisinde tatil yapmaya geldim.Orucumu bozdum diyorum çünkü birkaç ilginç deneyim yaşadıktan sonra askeri tesislerle ilgili defterimi kapattım sanmıştım. Bu süreç nasıl mı gelişti açıklayım.Normalde ailecek askeri hizmetlerden faydalanan kişilerden olmamakla beraber babamdan kaynaklanan bi hakkımız var ve ben de ulen madem hakkım niye kullanmayım mantalitesindeydim biyere kadar.

Askeri tesislerden yıldırma süreci yavaş yavaş ve alttan alttan geldi. İlk başta okul kıyafetiyle almayızla başladılar; liseden bahsediyorum. Niye demek istemedim. Sonra cima biraz daha büyüdüm sakallı falan oldum sakalla almayız dediler hayda dedim  tamam  almıcaksan babamı sakalla alma ben asker değilim ki hatta onu da almalısın emekli olalı 30 sene olmuş neredeyse hadi onu da geçtim zaten ordan faydalanıyosa birisi görevi dışındaki zaman periyodunda yaşıyor belli ki niye almıyosun? Bu sorular beynimde dönedururken dedim boşver irdeleme tabi bunu da sormadım niye diye. Sonra bigün rast geldi karnım aç ve önüme orduevi geldi normal kıyafetimdeydim,sakalım yoktu aha dedim bu sefer bahaneleri olamaz almamaları için; bu sefer faydalanacam galiba dedim içimde değişik bir heves vardı böle hani hakkım olanı alacam bu sefer beni kimse durduramıcak ben de asker çocuğuyum ahanda en güzel yemekleri en güzel mekanlardan birinde en düşük fiyata yemenin o karşıkonulmaz hazzını yaşıcaktım sonunda. Kapıdan öle girdim ki kesin alacaklar havasındayım kartı gösterdim askerin yüzüne güldüm hafif  güven gösteren kafa hareketiyle içeri giriyodum ki gomutanım gomutanım yalnız fazla cepli pantolonla alamıyoz ne yazıkki diye bir ses duydum o an ki dumurum 'nieyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy fazla cepliyle almıyonuz mu'  şeklinde bir tepkiydi ki 'almıyonuz mu'değişik bir tonla gerçekten ağzımdan çıktı. Bu sefer niye diye sordum. Gomutanım prosedür böle yüksek komutanlıklardan öle bi yazı gelmiş dedi bana al dedi kendini git dedi. O kadar çaresiz ve de hayal kırıklığına uğramış bir haldeydim ki o sırada içerde gördüğüm ilkokul çocuğunun üzerindekini gösterip ama onunki de çok cepli dedim:) Meğersem o normal iki cepliymiş ben de 4 cep varmış. O saatten sonra sikerim dedim bir daha faydalanmıcam, faydalanmak isteyeni de engel olcam dedim, askeriye beni kaybetti dedim. Bu baya bi sene  (bakın sene diyom) bu şekilde sürdü benim için askeri kimlik kartı kimlik taşımanın kolay yoluydu. hem küçük olması bakımından hem de nüfus ve ehliyetten daha bi havalı olduğundan tercihim oydu ki arada bir iki kere trafik çevirmesinde işime yaramıştı bu konudaki faydasını yadsıyamıcam.

 Bugüne gelirsek babamlara özdere kampı çıktı(kamp derken içerdeki imkanlar 'ne kampa mı gidiyonuz ehehehe' şeklinde aşağlayanların hayatlarında belki de göremeyecekleri derecede imkanlardan bahsediyorum.) bana da gelirmisin diye sordular her ne kadar istemiyorum desem de yan cebime koydum ve geldim. İlk defa kalmalı bi şekilde  ve dünya gözüyle geldim bu tesise dünya gözü derken ilkokul zamanlarında gelmiştim yalan olmasın ortaokul da olabilir ama o zamanlar ıgghhhh ebeveyn neredeyse sen orda olduğun için özgür değildim fazla. Neyse geldim  ki gelmek için tarzımı değiştirip ilk kez kamu önüne bıyıkla çıktım(tabiki kendi denemelerim olduydu ayna karşısında). Şöle ki geldim gördüm ve buranın ufak da olsa ütopik bir yer olduğu kanısına vardım. Niye mi derseniz bir kere küçük çaplı bir şehir sınırlarına sahip biyer büyüklük olarak. Doğal güzellikler yaşam alanarıylao kadar içiçe düşünülmüş ki askeri disiplini burda takdir etmeden geçemiyosunuz. Ağaç her yer, denizin dibi gözüküyor kumsalda 1 tane taş yok,yollarda çöp yok  istediğin herşey elinin altında ve de ucuz gerçi ucuz demiyim olması gerektiği gibi gerçek hayatta biz kazık yediğimizden  burası ucuz geliyor. Hele koşan bir insan olduğumdan bi koşu pisti var dillere destan etrafında ağaçlar  var suni çim bir taban ve olabildiğine uzun. Oksijen fazlalığıyla koşunun bitmesini istemeyeceğiniz hadde geliyosunuz. Vücudum el verse 24 saat koşabileceğim bi yer.Bence dünyada bile az rastlanacak nadir yerlerden. Sonra spor kompleksleri ,sineması falanı filanı ve de insanlarını da düşününce kendinizi Truman show'da hissedebileceğiniz ve de tatil bitiminde denizi aşıp reel dünyaya dönebileceğiniz bi yer cidden ilginç bir ütopya burası tabi ki çeşitli ironileri de var ki tatil yerinde bile sakalın problem olması, diskosunun akşam 10'da kapanması, generaller gelmemesine rağmen en güzel yerlerin onlara ayrılması ve benzeri durumlar sıralayabilirim. Fiyat mantığı da ekonomik ütopyamdır benim. Alınan fiyat bellidir,satılan fiyat bellidir ve ben kazıklanmamışımdır olay şeffafdır aynı zamanda farklı ürün seçebilme özgürlüğümün olduğu ve de üreticinin de kazandığı bir sistemdir. Bu konuya başka bi başlık altında değinecem; yeterince uzun oldu zaten bu yazı.Bir kaç örnekle özetlersem bira 2.45 lira,çay 15 kuruş, 3 kişilik her şeyiyle tatlısıyla meşrubatıyla mezesiyle falanıyla filanıyla yemek 25 lira ve kalitesi paha biçilemez. Burası değişik bir rehabilitasyon merkezi cidden hele böle kafa dengi arkadaşlarınla, sevdiğin insanlarla gelirsen burası yeryüzündeki cennetin birkaç eksikli haline gelebilir.

Bu kadar iyi şey yazdıktan sonra askeri tesislerden yararlanmakla ilgili fikrimin değiştiğini merak ediyorsanız cidden değişmedi çünkü mantıksızlıklar var askeriyede ve bunlarda bazısı olması gerektiğinden bazısı da nedenini kuralı koyanların bile bilmediği sebeplerden kaynaklanıyor. Asker çocuğu olmamla hiç alakalı olmamakla beraber askeriye en güzel yerleri alır mantaltesine de aşırı karşıyım. Onun gerçeği askeriye aldığı yerleri en güzel hale getirir olcak  bana göre. Cidden askeriye mantığının çoğu yerini desteklememekle birlikte her düşüncesi mantıksız diyemeyeceğim. Objektif olduğumu düşünüyorum  bu konuda hatta antimilitarist düşünceye yakın biri olmamla yazdıklarımın çelişiyo gibi düşünülmesi muhtemeldir ve son olarak diyorum ki
SAVAŞMAYIN SEVİŞİN .(sonuna kadar tahammül sınırlarını zorlayan okur ;sana tebriklerimi sunmadan edemicem böyle devam et )

13 Eylül 2011 Salı

hipster doğulmaz hipster olunur.

Hipster diye bir kavram dönüp duruyor ortalıklarda yok hipster pantalonu olsun,hipster gözlüğü olsun ve bunlara benzer birsürü etiket. peki nedir bu hipster?Merak edenler için yazıyorum.
Hipster kelime olarak tam karşılığı özetle yenilikçi, modayı takip eden tarzı açıklamalar ama ruh bakımından tam olarak öle olmadığı kanısındayım. Şimdi hipster kavramı 1940 ların başında  jazz fanı olarak ortaya çıkan hatta jazzın bebop kısmıyla öne çıkan bir altkültürdür.Tabi bebop fanları kendi tarzlarını oluşturarak gerek giyim tarzı olarak gerekse yaşam tarzı olarak spesifik bir  hal oluşturmuştur. Bu zamanın tipleri rahat takılan argo konuşan alaycı espiriler yapıp ot içip sevişen relax insanlardı.Bir nevi jazz dinleyen hippi olarak da tanımlananbilir.
Yeni nesil hipster anlayışının tabanı bana kalırsa bu olmamakla birlikte hipster tarzı 80den sonra ve de özellikle türkiye'de 90 sonları ile 2000 li yılların başları ve de özellikle son birkaç sene de patlama yapmıştır.

Hipster kavramının bugünkü tanımına gelirsek bana kalırsa okuduğum bir yazıdan etkilenerek söylemeliyim ki Hipster kavramı postmodern çağda hayatına anlam verebilecek bazı şeylerden kopmuş orta ve üst sınıf gençliğin geçmişe ve bugüne ait bazı altkültürleri sahiplenip belirli oynamalarla ve çeşitli ironik tasarımlarla karıştırmasıdır. Bazıları ise bunu kendine yediremeyip tarzının şakacıktan alaycı bir tavırla oluştuğunu söylerler.

Hipster, 80'lerden dar pantolonları,tozlukları,tek omuzu düşük bluzları,lame kumaştan giysi ve aksesuarları,renkli ilginç gözlükleri aşırır;
punk/grunge/emo kültüründen dövmelerive conversleri aşırır;
mavi yaka kültürden yerel okul kıyafetlerini,spor takımları ,kamyoncu şapkasını ve ucuz iğrenç biraları aşırır;
ortadoğudan puşiyi aşırır;
hippie/çevreci gruptan bisikletle ulaşımı aşırır;
geek/nerd kültüründen kalın çerçeveli siyah gözlükleri ve apple obsesyonunu aşırır.

Aşırır derken öyle aşağılamak amaçlı söylemiyorum çünkü bunları karıştırırp değişik komposizyonlar oluşturarak farklı  havalara bürünürler.

Bana kalırsa hipster kavramı tam bir ortaya karışıklık; açık büfe bir restoran hayal edip bütün tarzları sergileyen bir mutfaktan hoşuna giden belirli ikonları teker teker alıp kendine opsiyonel bir tarz yaratmaktır. Severmiyim  bu olayı evet sempatim var çünkü belirli bir yere bağlı kalmıyosun sürekli değişkensin  rahatsın ama acaba hipster takılan kişiler bu özelliklerinden dolayı mı yoksa başka amaçlar güderek mi yapıyo bütün bunları işte orda biraz sorun ortaya çıkıyor. Yani yazın ortasında sırf hipsterım ben diyip kaşkol takan ben bu sıcaklarda large ve de havadar kısa kargomu giyerken karşımdaki hipster manyağının dar, taşaklarını sıkan yapış yapış pantolonunu giymesi bence olayı saptırıyor. Neyse  yani Hipster olmak kötü bişey değil değişik görsel tatlar yaşatan, bu tarzı çok iyi kullanan kişiler var. Günün birinde ben de o kişilerden  olabilirim ki bi hipster gözlüğü ile başlamadım bu işe desem yalan olur.

3 Eylül 2011 Cumartesi

gerçekleşmeyen miladlar

evvet uzun uğraşlar sonucunda buraya geldim ve açtım blogumu. uğraşlar derken yani pek de fazla bi uğraşım yoktu esasında ama insanoğlunun genel özelliklerinden olan hayatı erteleme gafletini yaşadım. İşi içinde büyütmek büyütmek( burda ikinci büyütmeyi biraz daha değişik, böle tiyatrodaki vurgularla sölerseniz daha etkili olabilir) , hedeften  uzaklaştıkça ondan daha da soğumak, kendi içinde sözler vermek, gereksiz motive edeceğini zannettiği miladlar koymak... işte  genel insan profiliyiz özünde. zaten bu genel profilden biraz uzaklaşan insanlar bir nebze daha başarıya yakınlaşmıyo mu?
Benim blog açmak için miladlarımdan bahsedecek olursak ilk başta amanda aman sınavlarımın bitmesinin bekledim niye çünkü nasa projesi oluşturcam blogumda da ondan::) sonra cima sınavların sonucunu bekledim.En son milad apayrı bir konsepte ve de çok alakasız olmakla beraber jakuzi keyfinden sonra blog açmaktı.Onu da başka bir başlık altında tekrardan bahsetmeyi umuyorum. işte bugün bunu yazıyorum niye mi hafif bir gayrette bulundum. keşke hayatta daha fazla gayrette bulunabilsek. Siz siz olun aklınıza bişey geldimi pazartesiyi beklemeyin o an sizi durdurcak çokta önemli bir etmen yok kendinizden başka. vay arkadaş böle kişisel gelişim kitabından bir parça gibi oldu ama idare edin artık:) klişe bişeyden bahsetsem de yine de akıllara düşürmek istedim çünkü bunun pişmanlıklarını çok fazla çeken biriyim.